27 Şubat 2010 Cumartesi

Çocukluk Mimi

1- Öncelikle bizi mimleyip çocukluğumuza geri götüren kişinin Güzel Beril'in güzel annesinin blogunun linkini veriyoruz. "Beril ve Ben"
2-Çocukluğunuzda anne ve babanızla (yada aile büyükleri) yaptığınız ve sizi siz yapan şeylere katkısı olan bir olay veya bir aktivite...ve hangi yönünüze katkısı oldu?
Ben çocukken haftasonları sabahları uyanır uyanmaz onların kapılarını tıklatır gel der demez aralarına girer sarılırdım. Aman ne mesut sabahlardı onlar. Haftasonu kahvaltılarımız özeldi sonra pek bi güzel, pek bi özenli hazırlanırdı hafta sonu kahvaltıları. Her kahvaltıda ben hala o mutluluğu, o birlikte olma duygusunu ararım. Zaten bizim aile sofralarımız hep özeldi, hep beraber sofraya oturmaya özen gösterilirdi. Aile ile sohbet ve sohbetin insana verdiği huzuru kattı o sofralar bana. Ama beni ben yapan en önemli şey ailemin bana verdiği koşulsuz sevgidir. Hiç bir zaman evinde bulamadığı baba sevgisini başka erkeklerde bulmaya çalışan kızlardan olmadım ben çünkü bir babanın kızına vereceği sevgiyi dibine kadar aldım. Bugün ergenlik çağındaki öğrencilerime baktığımda bunun önemini daha iyi görüyorum. Ve annem kendime güvenin yolunu açtı bana. Başım sıkıştığında hep ona sorabilirdim ve o hiç bir zaman yargılamaz ya da  şunu yap demezdi. Seçenekleri söylerdi seçimi bana bırakırdı ve doğruyu bulacağıma olan inancını hep iliklerime kadar hissettim. Bana verdikleri sevgi ve güvendir bugün beni ben yapan.
3-Çocukken oynamayı en sevdiğiniz oyun ve oyun aparatı neydi?
Annemin ince topukluları:) ( Gizlice giyerdim onları- ama özellikle kahverengimsi bir tane vardı süper bir şeydi işte onu- annemi işe gönderir göndermez ayağıma geçirir sonra da farketmesin diye yerleştirirdim bir iki topuk kırma kazam olunca anlaşıldı elbet :))
4. Çocukluğunuz veya ilk gençliğinizle ilgili keşke daha farklı olsaydı dediğiniz bir durum?
Aramızda çok fazla yaş farkı olmayan bir kız kardeş fena olmazdı mesela.
5. Sokakta oynar mıydınız? Neler oynardınız?
Ben apartman çocuğuyum.  Ama bir sokak hayatımız az da olsa bizimde oldu elbet:)
6. Çocukluk veya ilk gençlikle ilgili iyi ki böyle olmuş dediğiniz bir olay?
Babacım ben ilkokul 3' ü bitirdiğim sene bana en az 80 kitaplık bir kitap seti alıp gelmişti.İyi ki de almış. Bütün yaz o kitapları talan ettim. Pıtırcık sevgim o kitaplardan kalmadır mesela:) Çok güzel kitaplar vardı o seride Can yayınlarının hemen tüm çocuk kitapları vardı örneğin. Sonradan öğrendim ki bir çocuğa kitap sevdirmenin en iyi zamanı ilkokul 3 ya da 4 zamanıymış. Babacık iyi bir zamanlama yapmış ya da hiç okumayanlardan olmak daha mı iyi olurdu acaba?
7. Varsa çocukluk dönemine ait bugünü etkileyen bir olay veya anı.
Köpek korkum çocukluk dönemimde bir yanlış anlamaya dayanır. Ama yazmayayım boş ver :)

23 Şubat 2010 Salı

Kitaplık


Boynum boynum olalı böyle zulum görmedi. Ağrılar, sızılar devam:( Paul Auster'in yeni kitabı çıkmış 2 gün evvel bi heves aldım ve kitaplığımdaki Auster kitaplarının yanında yerini buldu. Can Yayınlarınlarından çıkan kitabın ismi "Görünmeyen"; kitap tanıtımında yazdığı kadarıyla dünya eleştirmenleri tarafından yılın en iyi kitapları arasına alınmış ve Auster'in en iyi romanı olarak tanımlanmış. 68 kuşağını anlatan bir roman ve New York'dan başlayıp, Paris'e, Karayip adalarına kadar uzanan karmaşık ilişkiler ağını anlatıyormuş. Bugün okumaya başlamayı planlıyorum, çok heyecanlıyım :) 
Daha önce Paul Auster okudunuz mu bilmiyorum ama mutlaka okumalısınız derim. New York Üçlemesi (Cam Kent- Hayaletler- Kilitli Oda /Metis yayınları) ile işe başlayabilirsiniz örneğin. Kendine özgü gizemli dünyası ile sizi çepeçevre sarar ve tasvirleri adeta sizi romanın içine alır. Hafif bir polisiye yanı ve kahramanlar, olaylar arasındaki tesadüfler üzerine kurulu kurgu her zaman okuyucuyu çeker. Herkese tavsiye olunur.





22 Şubat 2010 Pazartesi

İlenmeler

Boynum tutulmuş. Bu yazıyı nasıl yazdığımı görseniz aklınız şaşar. Ama yazasım var yazıyorum işte. Bugünlerde hayatımda kadın trafiği var. Bakıcı arıyorum ya. Bulamıyorum ya. Hani ümidi de kestim ya :(
Şimdiye kadar bir yardımcım vardı ev işleriyle o ilgileniyordu bebek yine benim işimdi. Seviyorduk kendisini idare ediyorduk işte. Ama malesef ciddi rahatsızlandı. Bundan sonra devam etmesi mümkün olamayacak gibi:( İşte böylece hemencecik birini de bulamayacağımdan tüm işler benim üzerime kaldı sonuç kıpırdatılamayan bir boyun olarak bana döndü işte :) Şimdi bakıcı da arıyorum, gündelikçi de. Hiç birini de bulamıyorum gönlümce:)
Bi kaç zamandır babişim de bizimle kalıyor. Kuzucum pek bi seviyor dedesini ikisi beraber çocuk gibiler. Neyse "Sabah bu halimi gören babam kızım sana ne oldu? Sen güçlü bi kızdın" dedi. O öyle der demez de ben boynum ve sırtımın ağrısıyla yere yığılıp " güçsüzüm artık baba" dedim :)) Aman babam bir üzüldü buna :( Alışmamış tabi :) Her şeyin peşinde koşan, her şeye yetişen kızı ilk defa ona gücüm yok" demiş. Pek bi afalladı, sersemledi adamcağız. Hiç bu kadar etkileneceğini düşünmemiştim oysa :) Neyse tabi teskin etmek yine bana düştü. "Yok be Babiş şaka yaptık, boynumu çeviremiyorum ya ondan oluyo tüm bunlar."
Oysa külliyen yalan. Gerçektende yakıtımın sonlarındayım ama moralim yerinde:) Değişik bir ruh hali. Bilemedim ki...
Aslında yavrumu kimseye teslim etmek istemiyorum galiba. Siz bile annesi olarak zaman zaman bıkabiliyorken yabancı bir kadın ne kadar dayanabilir gibi saplantılı fikirler beni benden alabiliyor bazen. İşyerimde bir hanım çocuklarını büyütebilmek için sekiz sene ara vermiş işe o zamanlar geri dönüş kolaymış. Şimdi öylemi :( İşte bu zat anlatırken" şu kadar ara verdim çocukları büyüttüm" falan diye altı senelik evli ama çoluk çubuğa çıkmayı asla düşünmeyen ve "neden düşünmüyo ki yok yok kesin bi şey vardır da söylemiyo" denen ben " aman be kadına bak çocuklar için sekiz sene ara verilir mi? Yarın bir gün o çocuklar taç takacak başına" diye geçiriyordum içimden ve yaptığının
 düpedüz gereksiz bir şey olduğunu düşünüyordum. Ama şimdi beni bıraksan sittinsene başlamam işe torunlara da ben bakarım yani :)
Hayır tamam biliyorum anaç bir yüreğim vardır. Psikoloji öğretmeni olan ben elin çocuklarına bile sanki ben doğurmuşum muamelesi çekerdim belki de "len millete böyleysem kendi kızanıma nasıl olurum?" Bilinç altıyla kaçtım şimdiye kadar çocuktan neyin ama bu kadar olabileceğimi de kestirememiştim:) :( -Gülsem mi ağlasam mı bilemedim de bi an. -
Neyse efendim bende bi garip kadınım işte bu dünyada. Ben de gelip geçeceğim en nihayet. Tüm bu çaba nereye? :P
Ama her şeye yetişeyim derken bir yerlerde eksilebileceğini de bilmek gerekiyor işte. En kısa zamanda işleri yoluna koymalıyım bir denge oluşturmalıyım. Denge burcunun bir üyesiyim ve fakat dengelerimi yitirmişim. Biri bana bi ayar çekse..... İyi bir dadı bulmanın yolunu gösterse... Hatta onu bulsa bana getirse.. Birileri de beni kayırsa. Sırt olmasam da yaslanan olsam bende...* Sırt ağrılarım da geçip gitse böylece...

*: Şimdi haksızlık etmeyeyim koca kişisine yaslanıyoruz elbet ama onun da işi başından aşkın yakala yakalayabilirsen :s Boş ver çalışma bu kadar, sırtımıza kızımızı da alıp dünyayı dolaşalım diyorum ama yemiyo :))

20 Şubat 2010 Cumartesi

Bir Dolap Kitap

Bugün öyle güzel bir bloga denk geldim ki  tam anlamıyla içim ısındı:) Çocuk kitapları sevdalısı bir ailenin kurduğu bu blog çocuğunuza kitabı nasıl sevdirirsinizin güzel bir yanıtı adeta. Hele çocukluğumun kitabı diyebileceğim Pıtırcık'la ilgili yazıyı okuyunca yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi. Yolunuz düşerse uğramanızı tavsiye ederim. Çünkü eminim Bir Dolap Kitap  sizin de içinizdeki çocuğu uyandıracak:)

13 Şubat 2010 Cumartesi

1. Doğumgünü Hazırlıkları




Hemen hemen her anne için ilk doğum günü farklı bir heyecan demek. Her şeyin eksiksiz ve güzel olmasını istiyoruz o gün. Oysa eksiksiz kelimesi baştan eksik bir kelime eksiksiz diye bir şey yok. İlla ki bir şeyden bir şey gözden kaçabiliyor ya da birileri gününüzü mahvetmeye çalışabiliyor :) Sizin tüm bunları hesap ederek güzel bir doğum günü hazırlayabilmeniz için Café Anne Yazar tecrübelerini paylaşıyor:)
1- Benim gibi yumurta kapıya dayanıncalardansanız biraz sıkıntı yaşayabilirsiniz. Onun için siz en iyisi 10 gün evvelinden organize olmaya başlayın. 
2- Partinize katılacak davetli sayısını belirleyin. Yetişkin ağırlıklı bir parti mi olacak yoksa bebek ya da çocuk ağırlık mı?
3- Davet edeceğiniz kişi sayısına göre daveti vereceğiniz mekanı belirleyin. 
4- Mekan süslemesinin organizasyonu ( Konsepti ne olacak, nereden alınacak, süsler nereye nasıl asılacak? v.b. )
5- Mekan da bulunan masa ve sandalye sayısının gelenlerle orantısı.
6- Fotoğraf ve kamera çekiminin kim tarafından yapılacağı.
7- Doğum günü pastanız ve mönünüz.
8- Pastanızın nereden, nasıl, kim tarafından getirileceği.  
9- Bebeğiniz ve misafirleriniz için hazırladığınız etkinlikler.
10- Gelen misafirlere vereceğiniz hatıralıklar.
 İşte bu 10 madde size kusursuza en yakın partiyi yakalamakta yardım edecek maddeler. 
Şimdi bu maddelerin bazılarını  gözden geçirelim:)
 2. maddeden başlayacak olursak örneğin çocuk ağırlıklı br partiyse kağıt tabak ve bardaklar kullanışlı seçimler olur. Mönünüzü belirlerken de davetli profiline dikkat etmelisiniz çocuk ağırlıklıysa parmak gıdalar biraz daha ağırlıklı olmalı gibi.
3. madde, bulunduğunuz şehirde bu tip organizasyon firmalarından temin edebileceğiniz gibi en kolayı internet üzerinden parti paketi, mutlu partiler, parti dünyası gibi internet sitelerinden online alışveriş. Böylesi bir alışveriş hem daha kolay oluyor hem de seçeneklerin daha da çoğalıyor. Zaten bu sitelerde bir yaş için özellikle hazırlanmış bölümler var ve ihtiyacın olan tüm malzemeyi misafirlerin minik hediyelerini koyacağın poşetler dahil bulman mümkün.
Gelelim 6. maddeye aslında çoğunlukla es geçilen ama en önemli maddelerden biri bu bence. "Nasılsa birimiz çekeriz" deniyor ama karmaşaya gelip yeterince güçlü pozlar alınamayabiliyor o yüzden de önceden fotoğrafları kimin çekeceğini belirlemek kamerayı evin genelini çekebileceği bir nokta varsa tespit edip oraya yerleştirmek, gerekirse fotoğrafçı tutmak gibi meseleri de partinin öncesinde belirleyip cebe koymakta fayda var.
7. madde, sanırım tüm maddelerin içinde en baba madde bu oluyor:) Pastanızı son yılların geleneği olduğu üzere şeker hamurundan yaptırmayı planlıyorsanız öncelikle bu hamura profesyonelce şekil verebilen bir pastaevi bulmalısınız. Ankara'da Kuki House, İstanbul'da Rapunzel bu konuda başarılılar arasında.
Mönünüze gelince çeşit olarak çok ama yine de sizi daha az yoracak bir mönü tercih etmenizde fayda var. Bir kısım çeşit ( z.yağlı,  daha sonra kızartmak üzere sigara böreği, sosyete böreği, v.b. ) bir gün önceden hazırlanabilir. Yazının sonuna mönünüze fikir olabilecek bir liste ve bir iki tarif ekliyorum. Yine listede ki maddelerin bazıları üzerinde tarif alınabilecek linkler ekli. Dileyen bakabilir. Bir de içecekleri belirlemeyi unutmuyoruz elbette.
8. madde de kim tarafından getirileceği derken hem ısmarlama pastanızın eve sağsalim getirilmesinden hem de mum üflemek için mutfaktan getirecek kişinin varlığından söz etmeye çalışıyorum. Genelde pasta siparişini verdiğiniz yer istediğiniz saatte eve teslim ediyor ve bu durumda sorun olmuyor.Ama daha küçük ölçekli bir işletmede yaptırdıysanız pastayı kimin, saat kaçta getireceğini organize etmelisiniz. Ama bir o kadar önemli olan pastanızın davet verilen yere girişi; ışıkları kim söndürecek mumu kim yakacak bunları da önceden belirlerseniz  işiniz kolaylaşır çünkü siz kucağınızda bebek taşıma zorunluluğu içinde olacaksınız.
9. maddeye gelince bununla ilgili nette yardımcı fikirler var benim misafirlerim yetişkin ağırlıklıydı o yüzden de müzik dışında çok farklı bir etkinlik düzenlemedim. Bebek odası bebeklerin oynaması için yeterli alternatife sahipti zaten asıl önemli olan bebekleri eğlendirecek bebeklerle oynamayı seven bir yetişkin :) Siz misafirlerinizle ilgilenirken gözünüzün arkada olmamasını sağlar. Ancak Birinci yaşgünü organizasyonu başlığı altında Mira'nın Bahçesi  çok güzel etkinliklere yer vermiş ki kendi organizasyonumu hazırlarken sağolsun bu sayfadan çok faydalanmıştım.
10- Ben Tema'nın hatıra ormanına, gelenler adına fidan diktirip onun belgesini, yanına da sevimli magnetler ve kokulu keseler ekleyip tüm bunları da yine bir yaş temalı poşetlerin içine koymayı tercih ettim. Ama mesela blogger Seyhan  tatlı kızına buradan çok güzel bebeğinin fotoğrafları olan sabunlar hazırlatmıştı. Ya da yine aynı sitede farklı hediye seçenekleri de mevcut. 
Mönü Alternatifleri;
Zeytinyağlı Sarma
Su Böreği
Sebzeli Yufka Börek
Sigara Böreği
Sosyete Böreği
Sakallı Poğaça
Çerkez Tavuğu ( Tarifi aşağıda)
Havuçlu Top
Maydonozlu Nohut Ezmesi ( Tarifi aşağıda)
Rus Salatası
Makarna Salatası
Közlenmiş Biberli Patlıcan Salatası ( Tarifi aşağıda)
Pekmezli Patlıcan ( Tarifi aşağıda)
Mücver ( Tarifi aşağıda)
Cevizli, İncirli Kurabiye:
Tuzlu Pasta
Mercimek Köftesi
Yalancı Tavuk Göğsü+Jöle

Tarifler: 

Maydanozlu Nohut Ezmesi:
200 gr. haşlanmış nohut
1 demet maydanoz
1 limonun suyu
1 tatlı kaşığı tuz
yarım çay bardağı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı pul biber
Nohutları ezerek püre haline getirin. Zeytinyağı, limon suyu, tuz ve ince kıyılmış maydanozu birbirine karıştırın. Üzerini pul biber, zeytin ile süsleyin.

Közlenmiş Biberli Patlıcan Salatası:
6 Kırmızı Biber
2 Bostan patlıcan
1 çay bardağı ceviz içi
2 diş sarımsak
1 yemek kaşığı sirke
2 kesme şeker
1 kahve fincanı z.yağı
1 yemek kaşığı limon suyu
1 tatlı kaşığı tuz
Biber ve patlıcanlar köz tenceresinde közlenir. Pişip ılıdıktan sonra soyularak ezilir ( rondo ile de hazırlanabilir.) . Diğer tüm malzemeler bu karışıma eklenerek harmanlanır. Üzeri kırmızı bir biber ve  az maydanozla süslenir.
Pekmezli Patlıcan:
2 Kemer patlıcan
200 gr. süzme yoğurt
tuz
1 çay bardağı üzüm pekmezi
antep fıstığı
Patlıcanlar köz tenceresinde közlenir. Ilıdıktan sonra kabukları soyulur. Patlıcanın içi ezilir. İçine süzme yourt, ve tuzla karıştır. Servis tabağına aldıktan sonra üzerinde üzüm pekmezi ve antep fıstığı gezdirilir.
Cevizli, İncirli Kurabiye:
235 gr un
125 gr tereyağı
220 gr esmer şeker+125 gr toz şeker
2 adet yumurta
140 gr yulaf ezmesi
100 gr kuru incir+1oo gr çekirdeksiz üzüm+50 gr ceviziçi
1 çay kaşığı kabartma tozu
Tarçın+ vanilya+ tuz
Cevizleri robotto çekin, incirleri minik minik kesin, üzümleri ayıklayın. Çukur bir kasede un, kabartma tozu, tarçın ve tuzu karıştırıp bırakın. Bir karıştırma kabına tereyağını koyun Şekerleri ekleyip orta hızda macun kıvamı alana kadar karıştırın. Yumurta ve vanilyayı ekleyip tekrar karıştırın. Ceviz, incir, üzümleri ekleyip tahta kaşıkla karıştırın. Fırın tepsisine yağlı kağıt yayın. Kaşık yardımıyla aralıklı olarak hamuru tepsiye dökün. Önceden 180 derece ısıttığınız fırında 15- 20 dk. pişirin.
Mücver:
1 kg rendelenmiş kabak ezmesi
2 tane rendelenmiş orta boy soğan
100 gr. ufalanmış beyaz peynir
4 adet yumurta
1 fincan un
1 küçük demet dereotu
Tuz+ karabiber
1 Fincan zeytinyağı
Rendelenmiş kabağın suyunu süzgeçte süzün. Üzerine tuz serpip karıştırın ve 15 dk dinlendirin. Rendelenmiş kabağı sıkarak nemini alın ve geniş bir kaba aktarın. Üzerine Rendelenmiş soğanı, ince kıyılmış dereotunu, karabiberi,unu ve yumurtaları ekleyin. Kıvamlı bir sos hal,,ne gelene kadar mikserle karıştırın. Zeytinyağını kısık ateşte ısıtın. Yağ ısındığı zaman kaşık yardımıyla karışımdan alıp tavaya dökün. Rengi kahverengilenşinceye kadar arkalı önlü kızartın. Yağı yakmamaya özen gösterin. Çıkanları kağıt bir havlu üzerine alın.
Çerkez Tavuğu:
1 Adet Kemikli tavuk Göğsü+ 1Adet tavuk butu+ 1 adet soğan+ 200 gr. iç ceviz+50 ml. süt+2 diş sarımsak+3-4 dilim bayat ekmek+30 ml. zeytinyağı+ kişniş+ kırmızı biber+ karabiber+ tuz
Tavuk etlerini 1 soğanla haşlayın. Pişince süzüp kemiğinden ayırın. Etleri parmak büyüklüğünde parçalara bölüp servis tabağının dibine yayın. Ekmek dilimlerinin içini küp küp doğrayıp çukur bir kaba koyup, üzerlerine tavuk suyunu dökün. Sarmısakları ayıklayıp robotta cevizlerle birlikte çekin. Tavuk suyunu çeken ekmekleri de robota ekleyin. Kişniş, karabiber, tuz ekleyip çevirin. İyice karıştırıp boza kıvamı alana kadar sütü ekleyin. Tavuk etlerinin üzerine karışımı döküp kaşıkla düzeltin. Küçük bir tavada zeytinyağını ısıtıppulbiberi ekleyin. Yanmayacak bir şekilde ocaktan alıp üzerini süsleyin.

11 Şubat 2010 Perşembe

İlk sanat eserimiz :P :)


Café nin duvarları boş kalmasın :))

10 Şubat 2010 Çarşamba

Mucize Kartlar:)



Geçen gün Remzi Kitabevinden ABC yayınlarının Dokun Hisset Öğren serisinden resimli kartlar aldık. Resimli kartlar iki grup şeklinde toplanmış birinci kartlar ilk sözcüklerim 2. kartlar sayılar ve sayı sayma üzerine. Kartondan yapılmış dikdörtgen bir kutunun içinden 16 tane kart çıkıyor. Her bir kartın üzerinde bebeğinizin dokununca hissedebileceği bir boşluk bırakılmış. Örneğin traktör resminin olduğu kartta, traktörün tekerleğine dokunduğunuzda traktör lastiğini hissedebiliyorsunuz ya da köpek resminin üzerine dokunduğunuzda köpeğin tüylerine dokunabiliyorsunuz v.b. gibi.  En güzeli de kartların arkasında kartın üzerinde ki resimle ilgili ne tür sorular sorabileceğiniz, ne tür oyunlar oynayabileceğinizle ilgili yönlendirmelerinde mevcut olması. Çok güzel tasarlanmış kartlar.  Elbette dokun- hisset tarzı hazırlanmış bir çok kitap mevcut ama bunların kart biçiminde hazırlanmış olmaları çok daha işlevsel. Çünkü çocuk bu sayede aynı zamanda birden fazla işlev görebileceği bir oyuncağa da sahip olmuş oluyor;

1. Cırt cırtlı kutuyu açıp kapamak hoşuna gidiyor. Açma kapamayı pekiştirerek öğreniyor. Sesleri tanıyor.

2. Kartları tek tek kutudan çıkarmak çok hoşuna gidiyor.

3. Kartların üzerindeki nesneleri öğreniyor.

4. Bu nesnelere dokunarak köpeğin, kedinin tüylü olduğunu, reçelin yapışkan bir şey olduğunu farkediyor. Elini o yapışkan şeye sürüp çekmek ilginç geliyor :)

5. Kartlarda ki resimleri o resmin aynı nesnesiyle eşleştirme oyunu oynanabiliyor. Örneğin kazak resminin olduğu bir kartı gerçek bir kazağın yanına koyduğunuzda ikisi arasında benzerliği farkediyor. Karttaki kazak dokusuna ve gerçek kazak dokusuna dokunmak hoşuna gidiyor.

6. Eğer elinizde Renkler, Şekiller, Sözcükler türünde bir kitap mevcutsa tek tek kartları o kitaptaki benzer fotoların yanına koyup eşleştirme ya da karşılaştırma oyunu da oynayabiliyorsunuz.

7. Kartları tekrar kutuya yerleştirmeye çalışmakta ayrı bir faaliyet oluyor.

8. Daha ileri yaşlarda kartların arkasında ki soruları sorarak oyunlarınızı daha da renklendirebiliyorsunuz.

Bunlar gibi sizin ve bebeğinizin hayal gücü sayesinde çeşitlendirilebilecek aktivitelerde bulunabiliyorsunuz.

Biz aldık denedik çok hoşumuza gitti. Kızımın hem benimle hem kendi kendine uzun süre sıkılmadan severek oynadığı kitap türü oyuncaklardan biri oldu bu kartlar. Sizinle de paylaşmak istedim. Tavsiye ederim. 

Ayrıca belirtmek gerekir ki maharetli eller bu kartları kendisi de hazırlayabilir ya da mevcut kartları örnek alıp kutunun içine kendi kartlarını da ekleyebilir. Ve hatta çocuğu biraz daha büyükse bu kartları kendi çocuğu ile beraber hazırlayıp yeni bir aktivite kaynağı daha rahatlıkla yaratabilir.


9 Şubat 2010 Salı

Oyun Önerileri:)











Bebeğinizle iyi zaman geçirebilmenizi sağlayacak bir iki oyun örneğini ekleyelim :) 

Bir ayakkabı kutusununun ortasını seçim sandığı modeli kesiyorsunuz. İçine peşpeşe bağlı eşarp ,ilginç ışıltılı kumaşlar ya da kurdelele yerleştiriyorsunuz. O da kutunun üzerindeki delikten çekerek çıkarıyor. Özellikle bebeği 6- 10 ay arasında olanlar için oldukça güzel bir aktivite daha büyük bebekler kolayca yapabildiği için direkt kutunun içine yöneliyor :) Hazırladığınız bu kutuyla aynı zamanda kutuya eşarp yerleştirmek geri boşaltmak, kutuyla tam tam yapmak, kutunun içine farklı objeleri yerleştirmek, kutunun kapağını açmak kapatmak gibi kendi ve bebeğinizin yaratıcılığına kalmış çeşitli oyunlar üretebilirsiniz. Yani güzel bi aktivite imkanı sunduğu kesin:)

Başka bir oyunsa paketleme oyunu; bir ambalaj kağıdı ya da alüminyum folyo ve minik oyuncaklar gerekiyor bu oyun için. Ben küpleri ve küçük topları tercih ettim. Temel prensip şu; önce oyuncakları gösteriyorsunuz sonra da ambalaj kağıtlarını. Sonra da ambalaj kağıtları ile oyuncakları ayrı ayrı bir güzel paketliyorsunuz. İdeali üç oyuncak sonra onların arasından birini seçiyor ya da penguen nerede, kırmızı küp nerede? gibi sorularla bebeğinizi  yönlendiriyorsunuz  o da ambalajı açıyor tüm oyuncakları açtıktan sonra tekrar kaplıyorsunuz hatta o kaplasın diye yönlendiriyorsunuz.

                                                        Elbette her oyunda olduğu gibi bu oyunda da özellikle dikkat etmek 

gerekiyor hele kap kağıdı olarak aluminyum folyo kullandıysanız daha dikkatli olmalısınız. Folyo daha dikkat çekici, parlak ve hışırtılı olduğu için ben onu tercih ettim ama çok dikkat ettim çünkü bildiğiniz gibi özellikle bebeğiniz 9 aydan küçükse her şeyi ağzına alıp tatma kararlılığında hareket ediyor ve bu durum daima tetikte bir anneye ihtiyaç doğuruyor. 

Bebeklere Kahvaltı Önerileri (Ekgıda 3)

Bebeklere kahvaltı hazırlarken çeşitlilik sağlamak zor oluyor. Benim toparlayabildiğim tarifler aşağıdaki gibi ; 
Sebzeli Omlet:
1 yumurta sarısı (Bir yaşından küçükse),
1 adet yeşil soğan,
1 kırmızı biber ( tatlı),
1 kibrit kutusu beyaz peynir ( tercihan keçi peyniri)
1 çay kaşığı tereyağı
Kırmızı biberin kabuğu soyulur, yarım küçük halkalar halinde doğranır. Yeşil soğan minik halkalar halinde doğranır. Yağda bir kere yakmadan çevirilir. Ayrı bir kapta iyice çırpılmış olan yumurta sarısı ve peynir tavada çevrilmekte olan malzemenin üzerine eklenir.
Devam Sütlü Omlet:
1 yumurta sarısı
1 yemek kaşığı pirinç unu
1/2 su bardağı devam sütü 
1 çay kaşığı tereyağı
Yağın dışındaki tüm malzemeler blender yardımıyla karıştırılır. Yağ yakmadan ( tereyağı ve zeytinyağı yakıldığı vakit kanserojen oluyor bilindiği üzere) tavada ısıtılır . Karışım üzerine eklenir çevirerek omlet biçiminde pişirilir.

Peynirli Omlet:

1yumurta sarısı (organik yumurta tavsiye olunur) küçük bir tasın içine kırılarak çatal yardımıyla iyice karıştırılır içine,1 kibrit kutusundan hallice peynir (tuzu gitsin diye 1 gece önce suda bekletilmiş peynir kuzu yada keçi peyniri olursa daha iyi olur.) ufalanarak eklenir. Bunlar da birbiriyle iyice karıldıktan sonra 1 çay kaşığı zeytinyağı ile karıştırılır alternatif olarak aynı miktarda tereyağı da konabilir. Yanmaz tavada altı üstü çevrilerek minik bir omlet şeklinde pişirilir. Alternatif olarak içine domates rendesi eklenebilir.


Gözleme:
100 gr un
50 gr tereyağı
10 ml devam sütü
2 yumurta sarısı
İsteğe göre çok çok az tuz

Unun üzerine tuzu serpin ortasına çukur açıp içine yumurta sarılarını, devam sütünü eleyin pürüzsüz bir karışım elde edene kadar karıştırın. Karışım hafif sıvı olmalıdır. Tavaya tereyağını fırçayla sürün. Ocağı açıp kızgın tavaya iki kaşık karışımdan dökün. Çevirerek alt üst pişirin. İki tarafta altın sarısı rengi alınca ocaktan indirebilirsiniz. İçine keyfinize göre peynir, evde hazırlanmış şekersiz reçel, meyveli yoğurt, yoğurt, ezilmiş muz ya da ananas, 1 yaşından büyükse bal dökerek servis edebilirsiniz.

Muzlu Pekmez:
1 tatlı kaşığı üzüm pekmezi
Çeyrek muz
1 çay kaşığı iyice dövülmüş ceviz ya da fındık içi
isteğe göre 2 tatlı kaşığı bebek yoğurdu
Muzlar çatal yardımıyla iyice ezilir. Malzeme birbirine karıştırılır.

Domatesli Karışım:
1 domates
2 dal maydonoz
1 kibrit kutusu peynir
Domates ( mevsime göre taze ya da depfreezden çıkarılmış ve ya kuru) rendelenir çok az su ile hafif haşlanır. Maydonoz incecik kıyılır. Peynir parçalanır. Maydonoz ve peynir birbirine karıştırılır. Az haşlanmış domates sosu henüz sıcakken maydonozlu peynir karışımının üzerine dökülür karılır.

Peksimet:
2 dilim ekmek
1 kibrit kutusu peynir
Ekmeği küçük küçük parçalara ayırın. Peyniri sıcak suda eritin. Ekmek parçalarının üzerine sürüp 170- 180 derecede ısıtılmış fırında pişirin. Bunu 2-3 gün hava geçirmez torbada saklamanız da mümkündür.


Zeyme:
2 tane tuzsuz zeytin ( Ben 8. ayın sonuna doğru zeytin vermeye başladım, zeytinleri tıpkı peynir gibi en az 1 gece önceden suda bekletip tuzunu alıyoruz. Kabuklarını soymak isteğe bağlı doktor kabuklarını soymadan verebileceğimi söylemişti.)
1 küçük kutu (20 gr.) labne peyniri ya da normal peynir.
Zeytinler iyice ezilip peynir ile karıştırılır. Peynir sevmeyip zeytin seven bebeklere birebir peynir yedirebilme yöntemi :)

Menemenvari:
1 yumurta sarısı
1 domates
40 gr. Tuzu alınmış tam yağlı peynir ( Bebeklere yarım yağlı ürünler vermek önerilmiyor. Çünkü bebeklerin kaloriye ihtiyacı var )
Domates rendelenir ya da elde küp küp doğranır yağda 1-2 çevrilir. Üzerine yumurta sarısı ve peynir çırpılıp eklenir.

Yoğurtlu Karışım:

1Kase yoğurt içine 2 cicibebe bisküvi, 1 çay kaşığı dövülmüş ceviz, tercihe göre 1 ince dilim ezilmiş elma, 1-1,5 tatlı kaşığı pekmez, dilerseniz içine dilerseniz ayrı peynir parçaları, karıştırılıp ikram edilir.

Not: Buradaki tarifleri yazdığımda kuzucuğum bir yaşın altındaydı dolayısıyla hep yumurta sarısı şeklinde olmuş :) 1yaşın üzerindeyse rahat rahat 1 tam yumurta kullanılabilir :))

HOŞGELDİN EK GIDA DİYENLERE 2:)












7.Aydan itibaren ek gıda da et dönemi başlıyor. Fayda sağlayabilecek bilgiler ve mönü örnekleri ise şöyle;

1. Et: Dana veya tavuk kıyması (30 gr/bu da yaklaşık bir köfte veya 1 yemek kaşığı kadar) sebze püresinin içine eklenir.

2. Yumurta Sarısı: Yumurta tam katı haşlanır. Beyazı ayrılır (beyazı yasak öğrendik artık  zaten ) Sarısından ilk gün bir nohut kadar başlanır, 1-2 günde bu miktar 2 katına çıkarılarak tam yumurta sarısına ulaşılır. 
3. Ev Yemekleri: Zeytinyağlı, salçasız ( salça yerine domates püresi), tuzsuz kısmından tüm etli sebzeler ve çorbalara yavaş yavaş başlanır.

Mönü Örneği
Sabah Seçenekleri;
1. Kahvaltı karışımı
2. Peynirli omlet
3. Domates rendesi, 1 kaşık z.yağ, 50 gr tuzsuz beyaz peynir, ekmek
4.Hazır tahıllı kahvaltı mamaları

Öğlen Seçenekleri;
1. Etli sebze yemeği ,(+/-) yoğurt, (+/-) ekmek
2. Çorba+ ekmek
3. Pilav/ makarna + yoğurt+ 1 köfte

İkindi ;
Meyve (+/-) yoğurt ( öğlen yoğurt vermişsen  ikindi de meyve)

Akşam Seçenekleri;
1. Etli sebze yemeği ,(+/-) yoğurt ,(+/-)ekmek
2. Çorba+ ekmek
3. Pilav/ makarna + yoğurt+1 köfte

Emmeye devam eder+ Dvitamini+ Demir+ Su

8.-9. Ay: Balık ve kurubaklagil yemekleri eklenir ( haftada birer öğün)
1 yaştan sonra: Evde yenen her şeyi yer. Abur cubur , hızlı hazır gıda ve çerezle tanıştırılmaz. İşinize yaraması dileğiyle :)

Organik Kozmetik (Bebek)

Efendim bendeniz genelde organik ürün kullanmayı tercih eden bir anneyim. Yiyecekler hadi tamam da organikte bir de kozmetik sektörü var ki olmasından ve genişlemesinden çok memnunum. Sadece bebeğimin şampuan ve kremlerinde değil kendime uyguladığım ürünlerde de organik kozmetik öncelikli tercihim. Çünkü organik olmayan ürünlerde ki koruyucu maddelerin (paraben ve türevleri,v.b.) gerçekten sakıncalı sonuçları olabileceğini düşünüyorum. Bebeğimin doğumundan bu yana eczacı arkadaşların verdiği deneme ürünlerinin katkılarıyla da epeyce organik bebek ürünü deneyip karşılaştırabilme şansım oldu. Bu deneyimleri sizlerle paylaşmakta yarar gördüm.


Pişik Kremi

Eart Mama Angel Baby: Doğduğu günden bu yana kullandığım ve pişik önleme konusunda tek geçtiğim krem. İçeriğindeki maddeler sayesinde pişiği oluşturan bakterilerin oluşmasını önlüyor. Özellikle yenidoğan annelerine tavsiye edebileceğim bir ürün. İçinde Ayn-ı sefa, shea'ya zeytinyağına , sarı kantorana kadar uzanan zengin bir içeriği var. Rengi şeffaf. Pişik kremimizin markasını bebek hemşiremiz bile sormuştu:)

NATURE'S BABY ORGANİCS :

Denediğim bir diğer marka da Nature's baby bir çok ürününü severek

kullanmış olmamıza rağmen pişik kremi Earth Mama'nın pişik kreminin yerini tutmadı. Bu pişik kreminin dokusu normal krem renginde.


Şampuan

Normal şampuanların içeriğindeki kimyasalları dikkate alırsak sanırım organik ürün kullanımında en gerekli ürünlerin başında şampuan geliyor.


Eart Mama Angel Baby: Bu doğal koku hiç bir şampuanda olamaz öyle güzel bir mandalina kokusuna sahipki. İçeriği de çok güzel anestezi etkisi yapabilen hiç bir madde içermiyor. Tek dezavantajı gözleri az da olsa yakabiliyor olması. Aynı zamanda vücut şampuanı olma özelliği de taşıyor. Dilerseniz sadece vücut şampuanı olarak kendinize bile kullanabilirsiniz. Doğal kokusundan kesinlikle memnun kalacaksınız. Kıvamı köpük şeklinde. Eart Mama Angel markasının en büyük özelliği diğer organik markalar içinde en fazla doğal içeriğe sahip olanlardan biri olması.


NATURE'S BABY ORGANİCS : Malesef bu da göz yakıyor :( Ama koku bakımından bu da başarılı.

Euphia: Eczacıbaşının getirdiği bir ürün grubu. Kokusunun iç açıcı olduğu söylenemez ama göz yakmama özelliği bunu listeye almanıza değer. Kıvamı köpük şeklinde.


Logona:

Bu ürünü %100 göz yakmadığı için tercih ettim. Son derece güvenilir bir alman firması olmasının payı da yatsınamaz. Sentetik renk, koku ve konserve edici maddeleri, parafin yağları ve petrol kaynaklı diğer ürünleri, ölü hayvanlardan elde edilmiş maddeleri içermiyor.. Kıvamı jel biçiminde.

Vücut Kremi

Nature's Baby Organics: Vücut kremi denince tek geçilebilecek bir ürün. Zaten Nature's Baby ürünleri duyarlı bir anne tarafından kendi çocukları için geliştirilmiş ürünler. İçeriğinde aloe vera, shea, gül yağı, gül suyu, zeytinyağı mevcut. Özellikle yenidoğanlarda güvenle kullanabilirsiniz. Her türlü kızarıklığı hafifletme özelliği var, denedim tecrübeyle sabittir. Kendi teniniz için de mükemmel bir ürün diyebilirim. Bir de çok hoş, çok hafif bir kokusu var hele yenidoğan kokusuyla birleşince ortaya mükemmel bir koku çıkıyor. Bebeğimi kucağına alan herkes "bu ne kadar güzel bir koku" derdi. Güvenle öneriyorum. Bebeğinde egzama problemi yaşayan annelere direkt öneririm.

L'OCCİTANE Mom&Baby Krem: Kesinlikle önerdiğim kremlerden biri. Zaten L'occitane'in en iyi satan ürünü. İçeriğinde ayn-ı sefa, badem yağı ve L'occitane'ın olmazsa olmazı shea yağı var. Kızarıklıklara ve kuruluğa çok iyi geliyor. Ayrıca sizinde bebeğinizle birlikte kullanabileceğiniz muhteşem ürünlerden biri. Tüm diğer organikler gibi onunda içinde parabenler, sentetik renklendiriciler, kimyasal güneş filtreleri, mineral yağlar, lanolin, hayvani içerikler, sentetik koku, formol ya da formaldehid, fenoksietanol, fitalatlar, aluminyum tuzları, silikon, SLES, triklosan, EDTA, BHA, BHT bulunmuyor.

Logona Altıncık Çiçekli Bebek Bakım Losyonu: Bu da alternatif olabilecek bir diğer ürün.


Bebe Yağı

Eart Mama Angel Baby: Eğer bebe yağınızı organik kullanmaya karar verdiyseniz kesinlikle önerilebilecek bir ürün. Ayrıca sizin bacaklarınıza da çok iyi gelecek.

NATURE'S BABY ORGANİCS: Çok hafif, çok güzel bir kokusu var denemeye kesinlikle değer.

Euphia : İsmi banyo yağı şeklinde geçiyor portakal kokusu ağırlıklı 2 aydan büyük bebekler kullanabiliyor.

Kendi denediğim ürünleri yazmaya gayret ettim tabi birinin memnun kaldığı bir şey diğeri için geçerli olmayabilir ama dediğim gibi bunlar bizim deneyimlerimiz. Organik olupta kullanmadığımız bir çok marka var daha. Örneğin Erba markası merak ettiklerim arasında. Bir de organik kozmetik üretimine ülkemizde el atan sayısı çoğalsa daha da muhteşem olacak. Sizin de organik bebe kozmetiğiyle ilgili kendi deneyimleriniz varsa paylaşırsanız çok sevinirim.

Şunu da eklemek istiyorum ki organik ürünler ilk bakışta diğer ürünlere göre daha pahalıymış gibi görünsede uzun vadede hele de sağlığa olan etkileri anlamında bakıldığında aldıkları parayı hakeden ürünler. Zaten alıcı sayıları ne kadar artarsa fiyatları da o oranda dengelenecektir inancındayım. Bir de gidip içeriğinde petroldü, parafindi gibi maddeler olan ürünleri bebeklerimize kullanıncaya kadar organik ürün kullanmak daha sağlıklı diye düşünüyorum. Zaten her bir ürün piyasadaki ürünlere göre daha konsantre ürünler olduğundan çok uzun süre gidiyor. Örneğin organik şampuanı suyla seyreltip kullanabilmek gibi seçeneklere de sahipsiniz .

Not: http://www.cosmeticsdatabase.com/ Birde böyle bir site var kullandığınız ürünün ismini girdiğiniz taktirde size zararları hakkında puansal değerlendirme yapıyor. En yüksek puan en zararlı olanı. 2 puana kadar olan puanlamalar sağlıklı sayılıyor. Ben de bir blog sayesinde öğrenmiştim ama ne yazık ki hangi blog olduğunu hatırlayamadım:( Gerçekten harika bir site, tavsiye olunur.


7 Şubat 2010 Pazar

HOŞGELDİN EK GIDA DİYENLERE:)




Ek gıdaya başlamak başlı başına bir deneyim. Hem çok heyecanlı, hem çok özel bir aşama. Acaba neyi sevecek? Beğenerek yiyecek mi? Ek gıdaya neyle başlanmalı? benzeri sorular bu dönemde annelerin başında dönüp duruyor. Bu aşamayı çok yakın zamanda geçiren biri olarak bir iki tavsiye de bulunmak gerekirse; işe öncelikle alerji riski en düşük besinlerden başlamak en sağlıklısı. Muz, armut, şeftali gibi meyveler bu gruba en yakın besinler. Ek gıdanın ilk başlangıcında örneğin muz, bir çatal yardımıyla iyice ezilir ve iyice yıkanmış serçe parmağınız ( çünkü meme ucuna ya da biberona alışmış bebeğe tanıdık bir his verir) ya da bebekler için üretilmiş plastik kaşıklar vasıtasıyla bebeğe az miktarda verilir. Meyveyle başlamak ileride bebeğin sebze yemesinin önüne geçer gibi şeylere ise kulak vermemek gerekir çünkü söz konusu meyveler anne sütünün tadına en yakın meyveler olduğundan ek gıdaya son derece yumuşak bir geçiş yapmanızı sağlar. Sadece dikkat edilmesi gereken meyve suyuyla değilde meyvenin kendisiyle başlamak gerektiğidir. Çünkü meyve suları hem fazla miktarda asit içermektedir hem de besinin faydalı kısmı olan posası meyve suyunda bulunmamaktadır. Bir de ilk besin olarak içlerinde süt enzimleri olduğundan yoğurt ya da peynirle başlamaktan da kaçınmak gerekiyor. 1 yaşına kadar inek sütüyle bebeği tanıştırmamanın nedeni sütün anne sütüyle biraraya geldiğinde demir emilimini azaltması ve alerji riski taşıması. Yoğurda gelince ek gıdayla tanışıldıktan 2 hafta sonra yani 3. haftada verilmeye başlanması tavsiye edilen bir besindir.Yoğurdun önemi bağırsaklarda iyi huylu bakterilerin oluşumunu sağlaması bu sayede de kötü huylu bakterilerden bağırsakları temizlemesidir. Yoğurt için kendiniz mayalandırmayı seçebileceğniz gibi Sütaş'ın prebiyotik babymix yoğurdunu da deneyebilirsiniz.
Ek gıdaya başlamadan önce evinizde ailece yemek yeme alışkanlığı oluşturmanız ve bebeğiniz için uygun br mama sandalyesini yemek masasısının en uygun yerine yerleştirmeniz gerekiyor. Yine kaşığı bir oyuncak gibi ek gıdaya geçişten önce tanıştırmakta fayda var. Bunun için Joker mağazasında bulunan Beaba ürünlerini tavsiye edebilirim. Renkli ve çok güzel kaşıklar doğal bir geçiş sağlıyor :) Ek gıdaya başlamadan önce bilmeniz gereken en önemli konulardan biri de güleryüzlü bir şekilde bebeğinizi beslemeye özen göstermeniz ve yemek yediğinde "bravo- aferin- oley" :)) gibi kelimeler, yemediğinde de "tühh tühh, vahh vahh":(( gibi sesler çıkarmanızın sakıncalı olduğunu bilmeniz. Yemek yemek oldukça sıradan, normal, olması gerektiği gibi bir süreç olarak aktarıldığı sürece bu dönemde en az sorunla karşılaşma olasılığınız çok yüksek.)
Ek gıda ile tanışırken neler yasaklı onu da önceden bilmek ve bebeği sizden başka besleyecek birileri varsa onları da bu konuda bilgilendirmek gerekiyor. Bal, inek sütü,yumurta beyazı, çilek,kivi, çikolata, kabuklu yemiş ( ilk 3 yıl) , tuz, baharat ilk bir yıl kesinlikle yasak olan gıdalar. Portakal, mandalina gibi turunçgillerin kendisi ya da suyu ise ilk 8 ay yasak.
Aşağıda ek gıdaya geçerken kısaca toparlanmaya çalışılmış kuralları ve örnek bir listeyi bulacaksınız. Ek gıda deneyiminizde başarılar dilerim :))

Kurallar:
1. Mama sandalyesinde oturacak
2. Elinde kaşık tutacak
3. Önünde yediğinden bir parça olacak
4. 1.5 Saattir emmemiş olacak.
5. Mama sandalyesinde aile sofrasına katılacak izleyecek.
6. T.v., oyun: Hayır
7. Güler yüzle yedirilecek.
8. Endişe, kaygı,aşırı sevinç aktarılmayacak
9. Baskı, kısıtlama kurmaya çalışılmayacak.
10.Yeni besinlerde sabırlı olunacak( en az 10 deneme)

Liste:
1.Hafta: Meyve püresi ( Elma, havuç ardından muz, armut v.b.) 8.aya dek narenciye, 1 yaşa dek çilek, kivi yasak.
Saat 10:00-11:00 ilk gün 2-3 kaşık sonra her gün bir önceki günün iki katı arttırılarak 100- 150 cc miktarına ulaşılır. + vitamin ve demir damlası
2. Hafta: Sebze püresi ( patates, havuç, kabak, maydonoz,brokoli, küçük soğan,pirinç, kırmızı mercimek, 1 kaşık zeytinyağı haşlanır, tel süzgeç veya çatalla ezilir. ( sebze püresine hangi sebze konursa konsun küçük soğan, pirinç, mercimek ve z.yağı sabittir her sebze püresine konur.)
Öğlen: ilk gün 2-3 kaşık, sonra her gün 2 katına arttırılarak 100-150 cc. ye ulaşılır.
3. hafta yoğurt
İkindi: ilk gün 2-3 kaşık her gün 2 katına arttırılarak 100-150 cc ye ulaşılır.
4. Hafta: Kahvaltı: 2 bebe bisküvisi veya 1 dilim ekmek+40 gr. tuzsuz beyaz peynir ( bir gün önceden suda bekletildikten sonra istenilen her tür peynir kullanılabilir) + 1-2 kaşık pekmez +1-2 ç. kaşığı dövülmüş ceviz; sağılmış anne sütü veya yoğurtla karıştırılıp çatalla ezilir.

1. Hafta : Meyve
2. Hafta: Meyve+Sebze
3.Hafta: Meyve+Sebze+Yoğurt

4.Hafta Kahvaltı+ meyve+sebze+yoğurt

( 9:00 kahvaltı-11: meyve+ 13:00 sebze- 16:00 yoğurt gibi ayarlanabilir)


Emmeye devam eder +d vitamini+ demir+su ( kaynatmaya gerek yok, hazır pet şişeler kullanılabilir,susuzluğu kadar içer yemek öncesi verilmez yemek arası yemek sonrası teklif edilebilir.)


Hoşgeldiniz:)


Önce işe, diğer blogda olupta işe yarayabilecek genel postları buraya taşımakla başlayayım :)

4 Şubat 2010 Perşembe

Hayattan Tatlar :)


Pek yakında burada :))