Soğuk bir kış gününde bir çocuğun kalbini nasıl ısıtabilirsiniz?
Soğuk bir kış gününde bir çocuğun kalbini nasıl ısıtabilirsiniz?

Emzirme reformu gönüllüleri yeni bir mim başlatmışlar. Amaç blogcuanne'nin deyimiyle hem farkındalığı arttırmak hem de veri toplayabilmekmiş. Bu konuda blog yazarı olan olmayan herkesin desteğini bekliyorlar. Ben de listemde ki tüm anneleri bu önemli mime davet ediyorum.
Sorular şöyle:
(1) Türkiye’de ilk altı ay sadece anne sütü alan bebeklerin oranı sizce yüzde kaç? (*)
(2) Siz bebeğinizi ne kadar süre anne sütü ile beslediniz?
(3) Kaç ay doğum izni kullandınız?
(4) Yasal süt izninizi kullanabildiniz mi?
(5) Emzirdiğiniz ya da süt iznini kullandığınız için iş yerinde mobbing (tepki, işi bırakmanız için baskı) ile karşılaştınız mı?
(6) Bebeğinizi toplum içinde, dışarıda emzirmeniz gerektiğinde sıkıntı yaşadınız mı?
(7) Emzirme konusunda desteğe ihtiyacınız oldu mu? Gerek emzirme danışmanlığı, gerekse psikolojik olarak yeterince destek bulabildiniz mi?
(8) Emzirdiğiniz süre boyunca etraftan “sütün yetmiyor, mama ver, bu çocuk meme emmek için çok büyük” şeklinde baskı gördünüz mü?
(9) Emzirme Reformu’nu biliyor musunuz? Sizce Emzirme Reformu neden gerekli?
(10) Emzirme Reformu’nu web sitesinde desteklediniz mi? Destek olmak içinwww.emzirmereformu.com adresindeki formu doldurmanız yeterli.
Yukarıdaki soruları yanıtladıktan sonra, veri takibi yapabilmek açısından yazınızın linkini bilgi@emzirmereformu.com adresine gönderiniz.
(*) Türkiye’de ilk altı ay sadece anne sütü alan bebeklerin oranı yüzde 1,3. (Kaynak UNICEF Türkiye). Annelerin yüzde 98′i doğumdan sonra emzirmeye başlıyor, fakat ilk iki aydan sonra genel emzirme sorunları veya işe başladıklarında yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle emzirmeyi ve anne sütüyle beslemeyi sonlandırabiliyorlar.
Benim Cevaplarım;
(1) Şok şok şok ne kadar da iyimsermişim inanamadım doğrusu:( Kafamdaki oran en az yüzde25'lik bir orandı. Malesef Uncef'in tespit ettiği yüzde 1.3 beni dumura uğrattı. Daha almamız gereken o kadar çok yol varki :(
(2) Bebeğim şu an 23 aylık ve ben hala emziriyorum. Eğer koşullar el veriyor ve her şey yolundaysa bebeklerde bağışıklık sisteminin oturduğu zaman olarak gösterilen ilk iki yıl emzirimenin devam etmesi taraftarıyım.
(3) 2 ay doğum öncesi iznimi doğum sonrası kullanma yolunu seçtim. Böylelikle 4 ay bu şekilde sonrasında da yasal hakkım olan doğum sonrası 1 yıl ücretsiz iznimi kullandım.
(4) Süt izni olarak kullanılan sürede ücretsiz izindeydim.
(5) Yasal hakkım olan bir yıllık ücretsiz iznimi kullanma durumumda bile malesef mobbing den ben de payıma düşeni aldım.
(6) Genellikle emzirme odalarını kullanmayı tercih ettim çok zor durumda kaldığımda ise emzirme örtüsü kullandım.
(7) Emzirme konusu desteğe ihtiyaç duyulan yegane konulardn biri. Hele de ilk günlerde yaşadığım tarifsiz meme ucu acılarını hatırlayacak olursam :( Bu konuda doğum hemşiremden ve Rus bir uzmandan tavsiye ve destek almıştım.
(8) Hımm daha ne kadar emzirmeyi düşünüyorsun?, Bıraksan mı artık ?, Yaaa halamıııı emziriyorsun? diyenler, şöyle tepedenbakmaya çalışanlar oldu mu oldu. İçimden küfrettim mi ettim:))
(9) Biliyorum ve destekliyorum. Çünkü doğan her bebeğin emme hakkı olduğuna inanıyorum Çünkü çocukların ülkemin yarını olduğunun bilincindeyim. Mutlu, örselenmemiş, kendine güvenli yetiştirilmiş çocuk mutlu yarınlar demektir. Emzirme ve annenin belli bir dönem bebeğinin yan ıda yer almasının bu sonucun doğmasının en büyük nedenlerinden biridir.
(10) Destekledim. Destek olmak isteyen arkadaşları da www.emzirmereformu.com linkini tıklayıp bilgi sahibi olmaya davet ediyorum.
2001 senesinin Nisan ayında "Baban hafızasını kaybetti, rahatsızlandı hemen gelsen iyi olur" diyen bir telefon aldım. O sırada başka bir şehirde yaşıyordum aramızda mesafeler vardı. Öyle ha deyince koşup yetişilmeyen mesafeler. Tüm o en kısa zamanda babamın yanında olmaya çalışma süreci boyunca aklımda ki tek şey kardeşimdi. Annesini 6 yaşında, canı gibi sevdiği dedesini 11 yaşında kaybetmişti. Şimdi sıra babasında mıydı? Aramızda ki 13 yaş fark ve benim isteklerim üzerine kardeşsiz kalmayayım diye doğmuş biricik kardeşim şimdi de babasız kalmanın acısını mı yaşayacaktı. Ölümle yeterince erken tanışmamışmıydı da hayat onu yeni bir teste sokmaya karar vermişti . Aramızda ki 13 yaş fark benim kendi babam için üzülmemi elimden alıyor kardeşimin babası yaşasın diye dua ederken buluyordum kendimi. "Allahım ne olur babasız da kalmasın." yol boyu içimden defalarca tekrar ettiğim tek şey buydu işte.